Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), politika faizinde piyasa beklentileri dahilinde 500 baz puan artırıma giderek; faizi yüzde 30’dan yüzde 35’e çekti. Önemli karar sonrası Borsa İstanbul’da ilk tepki olarak yükseliş hızlandı ve BIST 100 endeksi, 7591 puandan 7648 puana kadar çıktı. Endeks, sonrasında dalgalı bir seyir izlerken; kapanış saatine doğru değer kazancını yüzde 4’ün üzerine kadar taşıdı.
Yüzde 1,23 artışla 7516 puandan güne başlayan BIST 100 endeksi, gün içinde 7384 – 7741 bant aralığında işlem gördü. Endeks, TCMB sonrası gün içi zirvesini 7741 puana taşırken, kapanışta yüzde 3,19 artışla 7662 puanda bulundu.
Açılışta bankacılık endeksi yüzde 1,39 ve holding endeksi yüzde 0,83 artış kaydederken; gün sonunda yüzde 2,35 ve yüzde 3,81 primle hareket etti.
PİYASALARDA ANA GÜNDEM JEOPOLİTİK RİSKLER
Yükselen jeopolitik riskler piyasalarda ana gündem maddesi olmayı sürdürüyor. Borsa İstanbul, dün jeopolitik mesajların etkisiyle son aylardaki en keskin düşüşünü yaşarken, günü yüzde 7’nin üzerinde kayıpla tamamlamıştı.
İsrail-Filistin çatışması varlık fiyatları üzerinde risk oluşturmaya devam ettiğini aktaran analistler, konuya ilişkin haber akışının, İsrail’in Gazze’ye kara harekatı düzenleyebileceği ve çatışmaların daha geniş bir coğrafyaya taşınabileceği endişesinin güçlü kalmasına neden olduğunu dile getirdi.
MERKEZ’İ PİYASALAR NASIL GÖRDÜ, YATIRIMCI NE YAPMALI?
Ekonomim’e konuşan, Biz Finansal Danışmanlık kurucusu Murat Özsoy; TCMB PPK toplantısından ağırlıklı beklenti olan 500 bps faiz artışı kararı çıkınca piyasalarda çok büyük tepki değişimleri yaşanmadığını gördük. İlk etapta dolar/TL kurunda hafif çaplı geri çekilme gözlemlerden BIST100 endeksinin güne düne göre toparlanmasının yüzde 1.5 – yüzde 1.7 aralığında değiştiğini gördük. Enflasyon beklentilerindeki bozulmadan ve jeopolitik riskler nedeniyle petrol fiyatlarındaki yukarı yönlü baskılara değinen karar metnine baktığımızda bundan sonrasına ilişkin TCMB’nin faiz artırım adımlarının devam edeceğinin net sinyallerini aldığımızı görüyoruz.
Kurlar tarafına baktığımızda TL’nin ABD dolarına karşılık aylık bazda yüzde 3 üzeri, Euro’ya karşı da yüzde 3’e yakın seviyelerde olan değer kaybında bir değişim trendi beklemiyorum. Bu çerçevede yıl sonunda TL’nin ABD doları karşısında 30TL altında kalacağını pek tahmin etmiyorum. Ekonomi yönetimi her ne kadar enflasyon ile mücadele vurgusunu yapsa da uzun zamandan bu yana bahsettiğim gibi öncelik ihracat kaynaklı büyüme olduğundan kuru baskılayacak bir müdahale gelmeyecektir.
Borsa tarafına baktığımızda Ortadoğu kaynaklı risklerin gölgesi altında kalan 9 aylık bilançolar var. Bunların etkisi pozitif olarak yansımadı. Bence BIST 100 endeksi de tahminlerde yer aldığı gibi 9500-10000 puan seviyelerine yıl sonunda ulaşamayacak gibi. Borsa yatırımcıları özellikle 1 Kasım tarihli Fed toplantısı sonrasında temkinli olup 2-3 Kasım tarihlerinde portföylerini yakın takip etmeliler zira küresel çaptaki etkiler altında önemli geri çekilmeler yeniden gündeme gelebilir.
Risklerin yüksek olduğu bu dönemde öncelik eldeki varlıkların değerini kaybetmeden muhafaza etmek olmalı. Bunun için de TL mevduat şu anda öne çıkan öncelikli seçenek gibi görünüyor. Ancak burada da piyasada söylendiği gibi stabil bir şekilde yüzde40 ya da yüzde 45 aralığı faizler yok. Yüksek meblağlar için halen yıllık yüzde 40 altında fiyatlama veren bankalar da var. Bugünkü TCMB PPK sonrasında yatırımcılar özellikle önümüzdeki hafta pazartesi ve salı günleri bankalardaki TL mevduat faizlerini yeniden araştırmalı ve o günden önce dönüşleri olanlar varsa da haftanın bu son iki işlem gününde biraz sabırlı bekleyiş içinde olmalılar diye düşünüyorum.
patronlardunyasi.com